Globalleşme ile firmalarımız uluslararası pazarlara açıldı. İthalat ve ihracat alanında önemli gelişmeler kaydettik. Son dönemde kur etkisiyle ithalat ile ihracat arası denge kapanmaya başladı. Bu yılı yaklaşık 170 milyar USD ihracat ve 200 milyar UD ithalat ile kapatacağımızı ve dış ticaret açığımızın 30 milyar USD seviyelerine ineceğini tahmin edebiliriz. Bu pozitif bir gelişme olsa da dış ticaret tarafında yurtdışına net döviz çıkışımız devam etmektedir.
Yıl / Milyar USD | İhracat | İthalat | Fark |
2015 | 144 | 207 | -63 |
2016 | 143 | 198 | -55 |
2017 | 157 | 234 | -77 |
2018 | 168 | 223 | -55 |
2019 (Ekim) | 142 | 166 | -24 |
Kaynak TUIK
Diğer taraftan reel kesimin döviz cinsi net yükümlülüğünün de Ağustos 2019 TCMB verileri çerçevesinde yaklaşık 183 milyar USD seviyesinde olduğunu görmekteyiz.
Net Döviz Pozisyonu (Milyon USD) | Ağu.19 |
VARLIKLAR | 119,451 |
Mevduat | 83,474 |
Yurt İçi Bankalar | 64,877 |
Yurt Dışı Bankalar | 18,597 |
Menkul Kıymetler | 612 |
İhracat Alacakları | 17,090 |
Yurtdışına Doğrudan Sermaye Yatırımları | 18,275 |
YÜKÜMLÜLÜKLER | 302,652 |
Nakdi Krediler | 261,077 |
Yurt İçinden Sağlanan Krediler | 159,185 |
Yurt Dışından Sağlanan Krediler | 101,892 |
İthalat Borçları | 41,575 |
Net Döviz Pozisyonu | -183,201 |
Kaynak TCMB
Yani reel sektörün net döviz borçlusu olduğu ve kur şoklarına açık olduğu ortadadır. Yukarıdaki hesapla net 183 milyar USD döviz borçlusu olduğumuz durumda kurun %10 yukarı gitmesi durumunda bunun reel sektöre olan yükü yaklaşık 110 milyar TL seviyesinde olacaktır. Peki şirketler neden bu yükle yaşıyorlar? Daha geçtiğimiz gün İstanbul Sanayi Odası Başkanı Sn. Erdal Bahçıvan şirketlerimizin uygun vadeli TL cinsinden kredi bulamadıkları için döviz cinsinden borçlandıklarını ve bunun da şirketler üzerinde önemli yükler yarattığını ifade etti. İyi de döviz cinsinden borç alırken kur riski aldığımızı, riskin gerçekleşmesi durumunda TL faiz maliyetinden daha yüksek bir maliyet oluşturacağının farkında değil miyiz?
Tamam, sırayla gidelim. İlk önce şu “Net Döviz Pozisyonu” nedir, buna bir bakalım.
Net Döviz Pozisyonu = YP” cinsinden varlıklar – YP cinsinden yükümlülükler olarak ifade edilecektir. Örnek olarak 10 milyon TL sermaye ile kurulan bir şirketin 10 milyon TL ile demirbaş + duran varlık oluşturduğunu ve yurtdışından 3 ay vadeli 10 milyon USD tutarında hammadde ithal edip bunu üretimde kullanarak yurtiçine satış yaptığını düşünelim. Kurun, USD/TRL 6.0000 olduğu varsayımıyla şirketin bilançosu şu şekilde oluşacaktır.
TL BİLANÇO | |||
Varlıklar | Yükümlülükler | ||
Hammadde Stokları | 60,000,000 | ||
Demirbaş + Duran Varlıklar | 10,000,000 | Sermaye | 10,000,000 |
Toplam | 70,000,000 | Toplam | 10,000,000 |
USD BİLANÇO | |||
Varlıklar | Yükümlülükler | ||
İthalat Borçları | 10,000,000 | ||
Toplam | – | Toplam | 10,000,000 |
TL KONSOLİDE BİLANÇO | |||
Varlıklar | Yükümlülükler | ||
Hammadde Stokları | 60,000,000 | İthalat Borçları | 60,000,000 |
Demirbaş + Duran Varlıklar | 10,000,000 | Sermaye | 10,000,000 |
Toplam | 70,000,000 | Toplam | 70,000,000 |
Görüldüğü üzere şirketin yabancı para cinsinden varlıkları ile yükümlülükleri arasında eksi 10 milyon USD fark vardır.Şirketin satışlarını USD olarak endeksleme ihtimali yoksa, bu durumda kurun yukarı gitmesi durumunda zarar durumu oluşacaktır. Söz konusu risk, TL konsolide bilançoya bakarak anlaşılmaz.
İşte, yabancı para cinsinden varlık ve yükümlülükleri görebileceğimiz, yabancı para cinsinden çıkarılan bilançoda varlık ve yükümlülükler arasındaki fark bize net döviz pozisyonumuzu gösterir.
Bir sonraki yazıda taşıdığımız döviz pozisyonunun kur değişimlerinde şirket bilançosuna etkisini ve bu riski nasıl ortadan kaldırabileceğimize değinmeye çalışacağız.
Sağlıklı ve güzel günler dilerim.